Fotograflar: Cihan Atasever
İlham veren hikayelerinin
kahramanlarını anlatacaklar
Hayatları ve yaptıkları işte birçok kişiye bazen güç bazen de ilham veren ünlü isimler, başarı hikâyelerindeki kahramanlarını açıklamak için Bursa’ya geliyorlar. 17 Şubat’ta Merinos AKKM’ de oyuncu Umut Oğuz’un sunumuyla gerçekleşecek organizasyonda Cem Özer, Kerimcan Kamal, İrsel Çivit, Uğur Utku Sezer, Miray Akovalıgil, Asil Özbay ve Derya Babuç yer alacak.
Adına ister hayallerini gerçekleştirmek deyin ister ister ayakta kalma mücadelesi, herkesin bazen cesurca kararlar alıp, özgürce yola çıktığı, şansının da yaver gitmesiyle yeteneğiyle ustalaştığı bir hikayesi var. Gerçekte kimdir hikayenin kahramanı? “Cesaret, Özgürlük, Şans ve Uzmanlık” dediğimiz şeyleri bir araya getiren mi? “İlham Veren Konuşmalar” ın röportajı için çıktığımız yolculukta da gördük ki bazen ilham aldığımız kişilerden güç alırken, gün geldiğinde yaşattığımız, okuttuğumuz ve deneyimlettiğimiz hikâyemizle bir başkasının kahramanı da olabiliriz. Tıpkı farkında olmadan bir şekilde birbirinin hayatına dokunan konuşmacılar gibi…
Başarı hikâyesini başarısızlıklarla yazdığını söyleyen oyuncu, sunucu ve yazar Cem Özer ile korkaklığının yaşanmışlıklarla birlikte en büyük cesareti olduğuna dikkat çeken gazeteci, yazar Kerimcan Kamal “Cesaret”i konuşurken; “Özgürlük” hikayesini mahkumlara ders verirken aldığı cevaplarla motorsikletiyle yollara düşen akademisyen Asil Özbay ile başarılı bir avukatken girdiği kafesten kendini komedyenlikle kurtaran Miray Akovalıgil anlatacak.
Çok ünlü sporcuların fotoğraflarıyla her gün ayrı bir hikâye yazan fotoğrafçı Uğur Utku Sezer ile bestelediği birçok film müziğiyle yeteneğini uluslararası ödüllerle taçlandıran besteci İrsel Çivit ise “Uzmanlık” konusuna bambaşka bir boyut getirecek. Sürpriz bir isimle birlikte şansızlığın aslında sizin gün gelip “Şans”ınız olabileceğini ise çarpıcı örneklerle DB Positive kurucusu, eğitmen Derya Babuç’tan dinleyeceksiniz…
Cem Bey sizin hayatınıza ilham veren biri oldu mu ya da kime ilham olmak istersiniz, düşündünüz mü hiç?
Cem Özer: Hepimizin hayatında ilham verici konuşmalar, sözcükler, müzikler, renkler, resimler mutlaka olmuştur. Aslında bizim yaşadığımız sıkıntıları, dertleri birçok kişinin yaşadığını ve belki de bizim aradığımız çözümü bularak kurtulduklarını görüyor, etkilenip kendimize yol çizebiliyoruz… Biz de Bursa’ya öğreten gibi değil tatlı tatlı birikimlerimizi, hikâyelerimizi anlatmaya geliyoruz. Belki hayatınızın bir yerine dokunur; yastık altı hikâyeleri gibi…
Kerimcan Kamal: Benim ilk röportaj yaptığım isimlerden biri Cem Özer’dir biliyor musunuz? Yıllar sonra ilk defa bir işte birlikte olacak, Bursa’da sahne alacağız. Bir hayalim daha gerçekleşecek!
CESARET KORKTUĞUN HALDE BİR ŞEYİ YAPMAKTIR!
Siz cesaret teması altında konuşacaksınız. Cesaret sizin için ne ifade ediyor?
Kerimcan K. : Aslında o kadar cesur bir adam değilim! Ben hep kendimi korkak bir adam olarak tanıyordum. Sonra bir doktorla tanıştım dedi ki; ‘Ya oğlum senin yaptıklarını ben yapmış olsam, şu ana kadar ölmüş olmam lazımdı.’ O günden sonra aslında çok da korkak olmadığımı düşündüm.
Cem Ö. : Cesaretle ilgili yanlış bilinen bir şey vardır; zannedilir ki korkusuz olmaktır. Hâlbuki cesaret korktuğun halde bir şeyi yapmaktır, ona karar vermek, bedelini göze almaktır. Bir şeyden korkmuyorsan ruh hastası olman lazım!
Bence cesaret ile özgürlük zaten kardeş gibiler. Cesur değilsen, özgür olamazsın. Özgürlük sana cesur olmayı öğretiyor ve bu ikisini birbirine çarpınca şansın her zaman açılıyor.
Sizin için de öyle mi oldu?
Kerimcan .K. : Galiba o biraz yaşanmışlıkla öğrenilen bir şey. Ben daha gençken her yapmak istediğim şeyden korkuyordum. Canlı yayına çıkmaktan mesela ama mecbur çıkıyordum ve yapmaya çalışıyordum. Sonradan öğrendim ki bu iş korka korka devam etmekmiş! O yüzden hepimiz çok cesur insanlarız, hikâyenin kahramanı biziz. Arkadaşlarımın hikâyelerinden etkilenmemek mümkün değil. Her birini dinlemek en büyük keyif olacak Bursa’da.
Cem Ö. : Genellikle hayalini kurduğumuz şey ne olursa olsun, ya başarısız olursam diye korkarız. Oysa bir başarısızlık hikâyeniz yoksa başarı hikâyenizde olmaz! Bende başarısızlık çok var, kovuldum ve öyle başladım. Ancak o başarısızlığı doğru okursanız, başarıya dönüştürmek mümkün oluyor.
İNSAN ŞANSINI KENDİ YARATIR!
O zaman hemen uzmanlığa dönelim. Başarı için yeterli midir sizce?
Uğur Utku Sezer: Uzmanlık başarı için olmazsa olmazdır ama bunun ilk şartı da çok çalışmaktır. Çok yetenekli, şanslı olabilirsiniz ama bunlar sizi bir yere kadar taşır. Ne iş yaparsanız yapın çalışmaktan vazgeçtiğiniz, ben oldum dediğiniz an düşüşe geçtiğiniz andır. Dünyada bunun örnekleri çoktur. O çok ünlü fotoğrafçılar sanmayın ki şansla bir yerlere gelmişlerdir. Temelinde sabahlara kadar çalışmak, araştırmak üzerine hep koymaya çalışmak vardır. Dolayısıyla benim hikâyemde de böyle. Öte yandan şansa da çok inanırım ve sanırım doğuştan şanslı olanlar tarafındayım (gülerek). Ancak insan biraz da şansını kendi yaratır, kovalamazsanız, üstüne düşmezseniz size gelmez, buna da inanırım.
İrsel Çivit: Kendi mesleğimden örnek verecek olursam az ya da çok yetenekliyseniz yıllar içinde çalışarak öğrenebilirsiniz. Fakat iyi bir insan olmak için bazen bir ömür yetmiyor. Hayatımızdaki bütün büyük ustalara bakın haklarında en çok hissettiğimiz şey iyilik duygusudur… Başarı bir konuda sizi meslek sahibi yapar, içine koyduğunuz şey sizi usta yapar. Olmazsa olmazım tam olarak budur! Bütün derdim insan, besteci olarak da iyi olmak için çalışmakta. Şuna inanıyorum ki müzikle kansere çare bulamayabilirim ya da savaşları da bitiremem ama yaptığım bir beste tüm bunu yapabilecek iyi insanlara ilham verebilir. Bu yüzden işimi büyük bir ciddiyetle yapmaya çalışırım…
KIRILMA NOKTAM BURSA’DIR!
Sizin en cesur kararınız nedir diye sorsam?
İrsel Ç. : Cesaret benim için yaşamaya cüret etmektir. En cesur kararım toplumda daha kolay kabul görecek bir meslek sahibi fırsatım varken, bir enstrümana sahip olmayı sadece bir köşede çalmama izin vermeleri karşılığında tercih etmek oldu. Üstelik en kötü yaptığım şey buyken… Bursa bu anlamda benim için kırılma noktasıdır. Üniversitede öğrenciyken oradan başlayan maceram çok uzun yolculuklarla hayatımı değiştirdi. Ekonomik sıkıntılar, düş kırıklıkları, ihanetler bir insanın başına gelebilecek her şeyi yaşadım. Tek farkı bütün bunlar olurken de bütün bunların sonuçlarında uluslararası ödülleri alırken, büyük stadyumlarda büyük orkestralara şeflik yaparken de çok mutluydum. Bana bugün olduğum şeyi olmaya hazırlayan her şeye ayrı ayrı minnettarım… ve bana kalsa hala o kötü saz çalan köşedeki esmer çocuğum iyi ki de oyum…
Bu arada ben de Cem ağabeyin yastık altı hikâyelerinden çok beslendiğimi söyleyebilirim (gülerek), hala anlatırım. Kerimcan abinin düğünün de çalma keyfini de yaşadım bu arada.
ÖZGÜRÜM ÇÜNKÜ BEN DEĞİŞTİM!
Miray Hanım siz de uzun yıllar avukatlık tecrübesinden sonra komedyenliğe yöneldiniz. Neydi size bu kararı verdiren şey?
Miray Akovalıgil : Avukatlıkta başarılıydım ama mutlu değildim. Bence başarı sadece usta olmakta değil, mutlu bir usta olmakta. Verdiğim en cesurca karar konfor alanımdan çıkmak ve asıl yapmak istediğim şey olan komedyenliğe yönelmek oldu. Tüm korkularıma rağmen devam ettiğimde, işler değişmeye başladı. İlk çektiğim videonun geniş bir kitle tarafından çok beğenilip paylaşılması beni çok cesaretlendirdi. Sonrasında bu dizi projesini, daha fazla videoyu ve stand up showlarımı beraberinde getirdi. O andan beri de bu alanda ustalaşmak için çalışıyorum.
Özgürlüğün sizin hikâyenizde yeri neresi?
Miray A.: Bugün kendi hayatımda küçük de olsa bir dönüşüm yaratabildiysem, bu bana sunulanın çok daha ötesini hayal ederek, onun peşinden gittiğim içindir. O yüzden şimdi kendimi daha özgür hissediyorum. Ama önceden kesinlikle bir kafesin içindeymişim. Bunu şimdi görebiliyorum. Hayatta önem verdiğim, beni mutlu eden, dert edindiğim her şeyin sırası değişti. Çevremle ve insanlarla olan iletişimim değişti. Çünkü ben değiştim! Aynı zamanda bir Bursalı olarak bunları paylaşacağım için ayrıca heyecanlıyım.
Siz özgürlük için motosikletinizle dünyayı dolaşıyorsunuz. Aynı zamanda çok cesurca değil mi?
Asil Özbay: Ben aynı zamanda profesyonel satranç antrenörlüğü yapıyorum. Hikâyem de cezaevindeki mahkûmlara satranç dersleri verirken başladı. Ama ben de birçok şeyi orada öğrendim. Müebbet alan ya da 10 yıl sonra çıkacak olan da en çok özlem duyduğu şeyi sorduğumda, halıya basmak ve uzak mesafelere bakarak yolda olmak olarak cevaplıyordu. Dünya turu yapmaya o zaman karar verdim, 3 yılda 3 farklı kıtada 90 bin km yaptım ama bunu yapmak bana zor gelmiyor. En zorlandığım an bunu yapmaya karar verebilmekti. Benim için özgürlük eşittir hareket halinde olmak, sınırları aşmak demek.
Bir satranç antrenörü olarak şansa nasıl bakıyorsunuz?
Asil Ö.: Satrançta bir hamle yaparsın, ne kadar varyasyon bilirsen aslında o kadar öngörün vardır. Tamamen veri toplamakla ilgili. Söylemek istediğim şans eşittir deneyimdir. Ben de hikayemde deneyimlediğim bir şeyi, bir kadın olarak sınırsızlığı yani özgürlüğü anlatacağım.
BAZEN ADIM ATMAK İÇİN İŞARET BEKLERİZ
Her hikâyeyi merakla bekliyor olacağım. Derya Hanım siz ayrıca tüm bu hikâyenin kahramanlarını bizimle buluşturan biri olarak, aynı zamanda şans konusunda konuşmacısınız. Neden şans diye sorsam?
Derya Babuç : Çünkü ben şansızlığıma inandım uzunca bir süre hatta uzunca bir süre yaşadığım ya da yaşayamadığım pek çok şeyin sorumluluğunu başkalarına yükledim. Ama sonra fark ettim ki hayatta hiçbir şey tesadüf değil ve bir gün “vay be demek ki bütün olanlar aslında bugün benim bu anı yaşamam içinmiş” dedirten şeylere dönüşüp, kendinizi çok şanslı hissetmenizin sebebi olabiliyor. Benim de öyle oldu.
İlham Veren Konuşmalar’da istedik ki hem birbirimize ilham verelim hem de aslında ne kadar ortak paydada buluştuğumuzu görüp, pozitif etkileşimi sürdürelim. Çünkü bazen adım atmak ya da atmamak için bir şey bekliyor ya da bir işaret istiyoruz hayattan, işimizi şansa bırakıyoruz belki de diğer bir açıdan. Umarım herkes için istediği cevap ya da ihtiyacı olan itici güç için vesile olur bu organizasyon ve belki de “ne şanslıymışım ki o gün sizleri dinleme fırsatı buldum” dedirtiriz dinleyenlerimize. Neden olmasın.
Fotograf altı 1 : Soldan sağa (üstte) Derya Babuç, İrsel Çivit, Kerimcan kamal, Sibel Bağcı Uzun, Uğur Utku Sezer. (Altta) Asil Özbay, Miray Akovalıgil, Cem Özer.
Fotograf 2-3 : Soldan Sağa: Asil Özbay, Miray Akovalıgil, Sibel Bağcı Uzun, Derya Babuç